İngiltere Eğitim Sistemi Ve Türk Eğitim Sistemi İle Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi




 
DÜNYA EĞİTİM SİSTEMLERİ


İNGİLTERE EĞİTİM SİSTEMİ VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ İLE
KARŞILAŞTIRMALI OLARAK İNCELENMESİ


İNGİLTERE EĞİTİM SİSTEMİ


1.Ülkenin Coğrafi Ve Siyasal Yapısı

Birleşik Krallık, İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda olmak üzere dört ülkeden oluşan üniter bir devlet olup yönetim sistemi anayasal monarşidir. İngiltere Birleşik Krallık’ı meydana getiren dört büyük ülkeden en büyük ve merkezi olanıdır. Avrupa’nın batısında, Büyük Britanya adasında bulunur. Başkenti Londra ve nüfusu 54.79 milyondur.(2015).Resmi dili İngilizcedir. Nüfusun %80’i şehirlerde yaşar. Dünyanın en büyük nüfus yoğunluğuna sahip ülkelerinden biridir.

2. Ülkenin Eğitim Felsefesi, Eğitim Amaçları Ve Eğitimin Gelişimi

İngiliz eğitim sistemi 5 ile 16 yaş arası tüm çocukların, ister okula giderek ister kabul edilmiş başka bir eğitim biçimini izleyerek, tam gün eğitim alması gerektiği ilkesine dayanır. Ebeveynler, zorunlu okul yaşındaki bir çocuğun (5-16 yaş),yaşlarına ve yeteneklerine göre okulda veya başka bir şekilde düzenli olarak eğitim almasını sağlamakla sorumludur. [1]
İngiltere’de son 20 yılda eğitim ile ilgili kararlar eğitim sisteminde birçok değişiklik yaratmıştır. Eğitim yapısını değiştiren birçok yasa yürürlüğe sokulmuştur. Birleşik Krallık ’ta ekonomik performansı arttırmak için yüksek eğitim standartlarıyla ilgili araştırmalar önemli bir yasal değişikliğe yol açmıştır.1988 Eğitim Reformu ile Ulusal Program hazırlanmış ve yerel yönetim otoritelerinin eğitsel kararları ile birlikte merkezi yönetime güç verilmiştir. Eğitim Reform Hareketi ve sonraki yasalar, eğitim peyzajını önemli ölçüde değiştirmiştir. [2]
1988 Eğitim Reformu öncesinde, eğitimde yerel yönetimin etkisinin büyük olması nedeniyle herkesin farklı bir şekilde eğitim alması, öğrencilerin müfredattan yeteri kadar öğrenemediklerini, mezun olduklarında sahip olmaları gereken bilgi ve becerilere sahip olmadıklarını ortaya çıkarmıştır. Müfredatın 1988 yılında ulusal hale gelmeye başlamasının ve merkeziyetçi bir yapıya döndürülmeye çalışılmasının öğrencilere müfredat anlamında daha çok katkı sağlayacağına karar verilmiştir. Bireyselliğin ön plana çıktığı, yerelleşmenin, okulların özerkleşmesinin daha fazla verim getirebileceğinin konuşulduğu günümüzde İngiltere’nin bu reformla merkeziyetçileşmesi eğitime daha farklı baktığının göstergesidir. Yani İngiltere, okulların çok fazla özerk olmasının eğitimde sıkıntılar yaşatabileceğinin göstergesi olmuştur.
Ulusal program ile yerel bir sistem merkezi hale getirilmiş ve eğitimde tüm okullarda uygulanması gereken ilke ve amaçlar belirtilmiştir.

İngiliz Eğitiminin İlkeleri:

  • 1.      İngiltere’de eğitim devletin tekelinde değildir; okul açmak serbesttir. Çeşitli teşekkül ve cemiyetler okul açabilirler.
  • 2.      Eğitim sistemi yarı merkezidir.
  • 3.      İngiliz eğitimi adeta İngiltere’de mevcut sosyal sınıflara göre düzenlenmiştir. Sistem sosyal değişmeyi izler.
  • 4.      Okul çocuklara ve gençlere entelektüel bir beceri kazandırmayı amaç edinir. Amaç entelektüel bir grup yetiştirmek olduğu için İngiltere’de kitaplar ve öğretmenler önemli bir yer tutar.
  • 5.      Sınavlar akademik kademeleri aşmaya ve belli aşamalardan geçmeye yardım eder.
  • 6.      İngiltere’de her çocuk 16 yaşına kadar eğitim görmek zorundadır.

Birleşik Krallık Eğitim Sisteminin Genel Amaçları:

  • ü Çocukların mantıklı olarak tartışma yapabilme, soru sorma ve kendileriyle ilgili görevleri yerine getirmede araştırıcı, canlı bir kişiliğe sahip olarak gelişmelerine yardımcı olmak,
  • ü  Başka ırkların, dinlerin ve yaşam biçimlerinin varlığına, kendisinden başka değerlere sahip olan insanlara, saygılı olmak,
  • ü  Çocukların ulusların özgürlüğü ve üzerinde yaşadıkları dünyayı anlamalarına yardım etmek,
  • ü  Okuma yazma ve konuşmada etkili bir dil kullanmaları için onlara yardım etmek,
  • ü  Öğrencilere bilimsel, matematiksel bir temel sağlamak,
  • ü  Yaşadığı çevre ve sosyoekonomik açıdan dezavantajlı konumda bulunan çocukların öğrenme yeterliklerini geliştirmeleri için onları yüreklendirmek gerekirse onlar için ek kaynaklar oluşturmak olarak belirtilebilir. [2]

İngiltere’nin eğitim amaçları arasında ebeveyn katılımı, bilimsel ve teknolojik beceriler, çok kültürlülük, değerler/etik kurallar, vatandaşlık/demokrasi bilinci, iletişim becerileri, okulu/milli eğitim politikasını tanımak, sağlık gibi öğeler vurgulanmaktadır. [3]

        3.Ülkenin Eğitim Yönetimi

İngiltere eğitim sisteminin yönetim yapısı merkezi, yerel ve okullar olmak üzere üç düzeyde şekillenmiştir.

3.1. Merkezi (Ulusal) Düzey

İngiltere’de eğitim hem ulusal hem de yerel düzeyde yönetilir ancak merkezi hükümet genel olarak eğitim hizmetinin sunulmasında yani, ulusal politikaların ve sistemin yönünün belirlenmesinde yetki ve sorumluluk sahibidir. Eğitimden sorumlu devlet bakanı, mecliste, eğitim yetiştirme ve istihdamı sağlayıp geliştirecek politikaları yürütmekle mükelleftir. [4]
İngiltere’de Eğitim Bakanlığı ve Ticaret, İnovasyon ve Beceriler Bakanlığı eğitim hizmetlerinin sunulmasından, ulusal politikaların belirlenmesinden ve sistemin bir bütün olarak yürütülmesinden sorumlu ve yetkilidir.
İngiliz eğitim sistemi merkezi yönetim ile şekillendirilip yerel yönetimlerce oluşturulmaktadır. Eğitimin yerel seviyede yönetilmesi de eğitime duyulan ihtiyaç ve bireyselliğin göz önüne alınmasına sebep olmaktadır. [2]

3.2. Yerel Düzey

İngiltere’de okul eğitimi, yetişkin eğitimi hizmet ve faaliyetleri yerel yönetimlere (Local Education Authority, LEA) bağlı olarak sürdürülmektedir. Eğitim faaliyetleri, yerel yönetim organlarını düzenlemekten sorumlu olan demokratik yollarla seçilen kurulun sorumluluğundadır. [5]
İngiltere’de son yıllarda, daha çok yerel eğitim yetkililerin kontrolünde olan eğitim yönetiminde yetkiler, çeşitli yasa, tüzük ve yönetmeliklerle yavaş yavaş okullara verilmeye başlanmıştır.
Yerel Eğitim Yetkililerinin temel görevleri:

  • ü  Yeterli sayıda okul alanı sağlamak ve bu alanlarda alt yapıyı düzenlemek
  • ü  Eğitim standartlarını yükseltmek için kalite güvencesi ve gelişim planı oluşturmak
  • ü  Uygun yerlerde okul taşımacılığını düzenlemek
  • ü  Yetişkin eğitimi için yeterli düzenlemeler yapmak ve gençlere hizmet vermektir. [1]

3.3. Okul Düzeyi

İngiltere’de son yıllarda, bir takım yasal düzenlemelerle Yerel Eğitim Otoritelerin elinde olan yönetim yetkileri okullara devredilmektedir. Özellikle “1988 Eğitim Yasası”  ve onun bir parçası olan “Okulların Yeniden Yönetimi” okul yönetimi ve müdürlüklerine ek sorumluluklar getirmiştir. Bu kapsamda okul yöneticilerine ve yönetici olmak isteyenlere eğitim yönetimi alanında sistematik ve profesyonel eğitim programları düzenlenmiştir. [4]  Okullarda müdür dışında “Yönetim Kurulu” ismi verilen bir kurul, okul yönetiminde söz sahibidir. Yerel eğitim yönetimi, kurul üyelerinin seçiminden sorumludur. Okul Yönetim Kurulunun temel görevleri:
ü  Okulu yükseköğretim standartlarına ulaşacak şekilde özendirip yönetmek,
ü  Öğrenci başarı hedeflerini belirlemek,
ü  Okulun genel yönetiminden sorumlu olmak,
ü  Okul bütçesini yönetmek,
ü  Okul müdürü, müdür yardımcısı ve diğer görevlilerin atanmasında rol almak,
ü  Okul denetimi sonrası aksiyon planları hazırlamaktır. [1] 

         4.Ülkenin Öğretim Programı

1988 öncesinde zorunlu eğitim müfredatında yasal bir devlet kontrolü olmadığı gibi ulusal bir değerlendirme sistemi de yoktu. Her okulda farklı bir müfredat işleniyordu.1988 Eğitim Reformu ile birlikte daha kapsamlı, dengeli, standartlara uygun, resmi bir program yaratılmaya çalışılmıştır.
Okullarda ulusal müfredatın başlamasının başlıca nedeni birçok öğrencinin okuldan mezun olduklarında sahip olmaları gereken bilgi ve becerilere sahip olmadıklarının fark edilmesi ile olmuştur. Bu yüzden yerel düzeyde bir müfredattan ziyade ulusal bir müfredatın belirlenmesi amaçlanmıştır.
Ulusal Eğitim Programı kurulurken, öğrencilerden öğrenmesi beklenilen standartlar üzerine kurulması, okullar arasında öğrenme tutarlılığını ve devamlılığını sağlaması, bütün öğrencilerin bilgiye ihtiyaç duyduğu ve başarılı, üretken vatandaşlar olmaları gerekliliğini sağlamayı amaçlamıştır. [2]
Nitelik ve Müfredat Geliştirme Birimi okul müfredatını etkileyen tüm konularda hükümete tavsiyelerde bulunmak ve öğrencilerin ulaşması gereken standartları belirlemek ve takip etmekle yükümlüdür. Öğretmenler ulusal müfredatı uygulamak zorundadır ancak ders içeriği, öğretim yöntem ve stratejilerine karar vermekte özgürdür. Aslında bir çatı müfredat var ancak bu müfredatı uygularken öğretmenler yeterli otonomiye sahipler.

        5.Ülkenin Eğitim Denetim Sistemi

İngiltere Eğitim Sisteminin en önemli özelliği denetim sistemidir. DFES, Öğrenme ve Beceriler Konseyi ( Department for Education and Skills ) yıllık bazda tüm okulların performans tablolarını yayınlar. Aynı zamanda, kamu tarafından finanse edilen ilköğretim ve ortaöğretim okullarının performanslarını belirler ve öğrenci kazanımlarına dayanan tanımlanmış “temel standartlara” karşı performansını değerlendirir. DFES ayrıca, sistemin erişim ve başarıyı teşvik etmesini sağlamak, yükseköğretimin kalitesini arttırmakta da rol oynar.
Ayrıca OFSTED (Office for Standart in Education) ,muayene, gündüz bakım ve çocuk hizmetlerinin denetlenmesinde, okullar, akademiler, kolejler, ilk öğretmen eğitimleri, gençlik çalışmaları ve yetişkin eğitimlerinin denetlenmesinde rol oynar. Faaliyet raporunda teftiş ettiği eğitim sektörlerini değerlendirir. Devlet Sekreteri’nin okullar tarafından sağlanan eğitimin kalitesi hakkında bilgilendirilmesini sağlar. [1]
OFSTED okulların kalitesinin sürdürülmesinden, zayıf yönlerinin güçlendirilmesinden sorumludur. Her 4 yılda bir denetim yapılmaktadır. Denetim sonunda bütün okullardan daha sonra uyacakları bir eylem planı hazırlaması istenmektedir.
Bu süreç sonunda başarılı olduğuna karar verilen okullar büyük oranda yönetim özgürlüğü kazanırken, başarısız olan okullara devlet müdahale etmektedir. Bu süreç müdahaleden başlayarak okul yönetiminin özel sektöre devredilmesine kadar varabilmekte hatta okullar kapatılabilmektedir. Bir eylem planı yapılarak bu planda eksik yanlar belirlenmektedir. Okullar yıl boyunca eksik yanları çerçevesinde neler yapabileceklerini, hangi sorunu nasıl çözülebileceklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Başarılı olurlarsa kendi öğretmenlerini seçme, kendi müfredatlarını uygulama konusunda özerklik verilmektedir.

6.Eğitim Finansmanı

İngiltere’de Eğitim Bakanlığı ( Department for Education and Skills ) DFES tüm eğitim kurumlarının finansmanından sorumludur. DFES, LEA’lara okulların ihtiyaç duyduğu paraları göndermekte ve bu paralar LEA’lar tarafından okullara dağıtılmaktadır. LEA’lar okul harcamalarını ve genel harcamaları gösteren rapor hazırlamak zorundadır.

7.      Eğitim Sisteminin Yapısı/Kademelendirilmesi

Milli Eğitim Sisteminin Yapısı
Eğitim süresi, 190 iş günüdür. Zorunlu eğitimin bittiği yaş 16’dır.5 yaşını tamamlayan çocukların 16 yaşına kadar eğitimlerine devam etmesinin sağlanması ailelerinin yasal sorumluluğundadır. [1]

Dönem başlangıç, bitiş ve tatil günleri yerel otoriteler veya okul idaresi tarafından belirlenir. Okullar genellikle Eylül ayının ilk haftası başlar ve Temmuz ayının sonlarına doğru biter. Yine de okulların bir özerkliği söz konusudur. Yerel düzeydeki ihtiyaçlara göre okulların başlangıcı ve bitişi değişebilmektedir.
Haftalık olarak öğrencilerin aldığı ders saatleri; 5-7 yaş: 21 saat, 7-11 yaş: 23,5 saat, 11-14 yaş: 24 saat, 14-16 yaş: 25 saat
Okullar, genelde 09.00’da başlar ve 15.00 veya 16.00’da sona erer. Ancak karar okul yönetimine bırakılmıştır.

Milli Eğitim Sisteminin Kademelendirilmesi: Tam zamanlı eğitim, bir çocuğun 5.yaş doğum gününü takip eden okul döneminin başlangıcından 16 yaşını doldurdukları öğretim yılının son gününe kadar geçen sürede zorunludur.

7.1. Okul Öncesi Eğitim

İngiltere’de 3-4 yaş okul öncesi eğitim kurumları ücretsizdir. Çalışan ebeveynler için oldukça kolaylık sağlayan bir durumdur. Çalışan ebeveynlerin çocukları için bu hak haftada 30 saattir. [1]
Okul öncesinde ulusal bir müfredat yoktur ama belli ilkeler çerçevesinde şekillenen bir müfredat vardır. 6 temel ilke baz alınır.

  • ü  Bireysel, sosyal ve duygusal gelişim.
  • ü  İletişim, dil ve okuryazarlık.
  • ü  Problem çözme ve mantık.
  • ü  Dünyayı anlama.
  • ü  Fiziksel gelişim.
  • ü  Yaratıcı gelişim.

7.2. Zorunlu Eğitim

İngiltere’de zorunlu eğitim dört ana aşamaya ayrılır. 1.aşama 5-7 yaş, 2.aşama 7-11 yaş aralığını kapsamakta ve ilköğretimi oluşturmaktadır. Ortaöğretim ise 3.aşama 11-14 yaş, 4.aşama 14-16 yaş aralığını kapsamaktadır.

İlköğretim (Primary Scholl veya Junior School): İngiltere’de ilkokullar kamuya bağlı olabildiği gibi özel de olabilmektedirler.İlköğretimin büyük çoğunluğu ,kamu fonlarınca desteklenir.Yerel otoriteler tarafından da denetlenmektedirler.Devlet okullarında ilköğretim parasızdır.Öğrenciler 5-7 yaş arasında 1.aşama olan Infant School bitirdikten sonra,2.aşama olan 7-11 yaş arasında Junior school’a devam etmektedirler. [1]
Zorunlu eğitim kademesinde okutulan dersler; Matematik,İngilizce,Fen Bilgisi,Beden Eğitimi,İletişim Teknolojisi,Yabancı Dil,Tarih,Coğrafya,Müzik ve Resimdir.2. aşamanın sonunda öğrenciler 11+ denilen bir sınava tabi tutulmaktadır.Bu sınav ilkokulda gördüğü derslerle ilgili  “Genel Bilgi Testi” şeklindedir.

Ortaöğretim (Secondary School veya High School):  İngiltere’de ortaöğretim,11-16 yaş arasındaki öğrencilere eğitim veren zorunlu bir eğitim kademesidir.11-14 yaş arası 3. Aşama,14-16 yaş arası 4. Aşama olarak iki kademeye ayrılmıştır.4. aşama oldukça önemli bir aşamadır.Öğrenciler eğitim almak istediği üniversite bölümüne yakın seçmeli ve zorunlu dersleri seçerek bu derslerde başarılı olmaları gerekmektedir.
4. aşamanın sonundaki başarı GCSE ( General Sertificate of Secondary Education) sınavları ile ölçülür.Bu sınavlara girip her dersten sertifika alırlar.Bu yeterlilikler okulun hesap verebilirliği ve bireylerin eğitim/öğretimde ilerlemesi ve işgücü piyasasına geçmesi için önemlidir. Böylece aileler, okulların performans tablolarına bakarak okullara karar verebilirler. Aileler tarafından fazla başvuru olması durumunda başvuruların kabul edilip edilmeyeceği yerel otoritelere ve okul yönetimine bağlıdır.
Yerel otoriteler veya okul idaresi fazla başvuru olması durumunda kimlere öncelik tanınacağını açıklamak amacıyla bir kabul politikası oluşturmak zorundadır. Yani öğrencinin neden alınmadığı açıklamak zorundadırlar. İngiltere’de hesap verilebilirlik oldukça fazla önemsenmektedir. Belli kabul politikalarının açıklanması ve objektif kriterlerin olması gerekmektedir.
İngiltere’de çekirdek müfredat yani son sınıflara doğru zorunlu ders sayısının azaldığı bir müfredat söz konusudur. Orta öğretim müfredatında (3. ve 4. Aşamalar) ders içerikleri daha az detaylandırılmıştır. Aktiviteler için öğrencilere daha çok fırsat tanınmaktadır. Düşünme becerileri üstüne daha çok vurgu yapılmaktadır. Son sınıflara yaklaştıkça daha çok interdisipliner dersler ortaya çıkmaktadır. Temel dersler azalıp seçmeli dersler artmaktadır. Böylece öğrencinin kendini daha iyi tanıyıp, ilgi alanlarını daha iyi keşfetmesi sağlanmaktadır. Öğrenci ilgi alanına göre dersler seçip meslek seçiminde daha kararlı bir yol alabilmektedir.
İngiltere’de ders kitaplarına öğretmenler karar vermekte, devlet tarafından onaylanma veya belirleme yapılmamaktadır.

Zorunlu eğitimin sonunda bir sınav sistemi uygulanmaktadır. İngiltere’de sınav soruları, alan uzmanları tarafından belirlenmekte, çeşitli deneme versiyonları oluşturularak çeşitli istatistiksel analiz yöntemleri ile analiz edilerek yeterli sayıda öğrenci üstünde denenmektedir.  Bir önceki yıl sınava girmiş öğrencilere, uygulanacak olan sınav uygulanarak eksikler hatalar düzeltilmekte böylece sınavın geçerlik ve güvenirliği arttırmaya çalışılmaktadır.
Öğrencilerin performansının zorunlu eğitim süresince 4 kez ölçülmesi gerekmektedir.
Okul öncesi bitiminde,1.aşamanın sonunda (Konuşma, yazma, okuma ve dinleme, matematik ve fen konularında öğretmen değerlendirmesi),2.aşamanın sonunda (öğretmen değerlendirmesi, İngilizce, matematik ulusal müfredat sınavları),3.aşamanın sonunda (tüm derslerde öğretmen değerlendirmesi) şeklindedir.
Zorunlu eğitimden sonra öğrenciler, isterse kolej veya kendi istedikleri dersleri sunan herhangi bir okula başvurabilmektedirler.19 yaşına kadar eğitim ücretsiz olarak devam etmekte ve bu aşamada zorunlu ders olmamaktadır. Öğrenciler istedikleri dersleri seçmede, öğretmenler ise kendi öğretim metotlarını ve materyalini seçmede özgürdürler.
Zorunlu derslerin yerine kademe artıp yaş büyüdükçe, öğrencinin ilgisi, ihtiyacı ve yeteneği doğrultusunda alabileceği seçmeli dersler gelmektedir. Bu aşamada kazanılan nitelikler öğrencilerin yükseköğretim derslerine, ileri düzey uzmanlık eğitimine veya herhangi bir işe kabul edilmelerine sağlayabilmektedir.

7.3. Yükseköğretim

İngiltere’de zorunlu eğitim 16 yaşında bitmektedir.16 yaşından 18/19 yaşına kadar gençler yarı zamanlı ya da tam zamanlı eğitimlerine devam etmek durumundadırlar. Aynı ortaokullarında kalıp eğitimlerine devam edebilir, koleje geçebilir, ya da stajyerlik veya çıraklık programlarına katılabilmektedirler.
Çıraklık,16 yaş ve üstü tam zamanlı eğitim görmeyen bireyler için iş temelli eğitim programlarıdır. Farklı yeterlilik seviyelerinde tamamlanabilir. Çıraklık yapmaya hazır olmayan gençler için ise stajyerlik programlarına katılma imkânları sunulmaktadır.
İngiltere’nin yükseköğretim kurumları sundukları eğitim kalitesi ve çeşitlilikleri ile tüm dünyaya örnek teşkil etmektedir. Ülkede köklü eğitim geleneği ile modern çağın çağdaş metot ve teknikleri birleşmiştir. Tüm yükseköğretim kurumları otonomdur. Öğrenci kabul politika ve koşullarını kendileri belirlerler.

8.      Öğretmen Yetiştirme

İngiltere’de öğretmenler devlet memuru değildirler. Yerel eğitim otoritelerine veya okullara bağlı olarak tam zamanlı veya yarım zamanlı olarak çalışmaktadırlar.



Hizmet öncesi eğitim
Uygulama odaklıdır. Öğretmen yetiştirme programları okullar için Yetiştirme ve Geliştirme ajansı tarafından düzenlenir ve finanse edilir. Tüm öğretmen yetiştirme programları OFSTED tarafından denetlenerek eğitim niteliği garanti altına alınma yoluna gidilmektedir.

Eğitimcilerin Profesyonel Gelişimi
İngiltere’de öğretmenlik yapmak isteyen herkesin öğretmen yetiştirme sürecini tamamlaması gerekir. Bunu gerçekleştirmenin çeşitli yolları vardır:

  • ü  Okul odaklı öğretmen yetiştirme: Eğitimler, deneyimli öğretmenler tarafından yerel öğretim ihtiyaçları doğrultusunda verilir. Program 1 yıl boyunca devam eder. Teoriyi pratiğe dökme meyilli bir eğitimdir. Bu programa kaydolan öğretmen adayları sınıfta daha fazla zaman geçirerek teoriyi pratiğe dönüştürme imkânı bulurlar.


  • ü  Önce Öğretin: Bu program kardeş okul ve üniversitelerin desteği ile öğretmen adayları zorlu okullarda öğretmenlik ve liderlik için yetiştirilmektedir. Bu program 2 yıl sürer.


  • ü  Kayıtlı öğretmen programı: Bu program bir miktar yükseköğretim deneyimi olup öğretmenliğe geçiş yapmak ve aynı zamanda para kazanmak isteyenler için uygundur. Öğretmen adayı bir okulda çalışır, maaş kazanır, öğretmenlik derecesini tamamlar. Program 2 yıl sürer.


  • ü  Eğitim lisans derecesi: Eğitim üniversitelerde verilir. Tam zamanlı olarak 3-4 yıl, yarı zamanlı olarak 4-6 yıl sürer.
İngiltere’de öğretmen olmak için bu dört programın herhangi birinden sertifika almak yeterli olmamaktadır. Ayrıca öğretmen adaylarının öğretmenlik yapabilmek için nitelikli öğretmen sertifikasına sahip olmaları gerekmektedir. Bu sertifika için çeşitli yollar mevcuttur.

Hizmet içi eğitim
190 günlük eğitim öğretim süresine ilaveten öğretmenler 5 gün profesyonel gelişme gibi öğretim dışı aktiviteler için okulda bulunmak zorundadırlar.

Profesyonel Öğretmen Standartları
İngiltere’de öğretmenler aldıkları maaşa, sertifikalara ve eğitime bağlı olarak farklı isimlendirilmektedirler. Nitelikli öğretmen statüsü, Temel maaş kademesinde bulunan öğretmenler, Üst maaş kademesinde bulunan öğretmenler, Mükemmel öğretmenler, İleri beceri öğretmenleri… gibi. Öğretmenlerin performans derecesi arttıkça aldıkları maaş ta artmaktadır.

Devlet okulları ve özel okullarda çalışan öğretmenlerin “Nitelikli Öğretmen Statüsüne” sahip olmaları gerekmektedir. Öğretmenler üç dönemlik bir adaptasyon sürecinden geçmektedirler. Bu sürede öğretmenlere maaş verilmeye devam edilmektedir. Süreç sonunda öğretmenin yeterli olup olmadığına başöğretmenin tavsiyesi üzerine yerel otorite ve okul idaresi karar vermektedir. Dereceye göre maaş artışı uygulaması mevcuttur. Öğretmenler başvuru yapar ve gerekli incelemeler sonunda karar verilmektedir.

Baş Öğretmenlik
İlk defa atanacak olan başöğretmenler Ulusal Okul Müdürlüğü Diplomasına sahip olmak zorundadırlar. Müdürlük yapmasa dahi başöğretmen olabilmek için bu diplomayı almaları gerekmektedir. Okul idaresi üç idareciden oluşan bir komite kurar, komite adaylarla yaptığı görüşmelerden sonra en uygun adayı okul idaresine tavsiye etmektedir. Son karar aşamasında yerel otoritenin kararına da danışılmaktadır.

9.      Sonuç ve Değerlendirme

Türkiye ve İngiltere Eğitim Sistemlerinin, farklı kültürlerin etkisiyle değişik süreçlerden geçtiği ve farklı yapılarda oldukları anlaşılmaktadır. İngiliz Eğitim Sistemi Türk Eğitim Sistemine kıyasla daha esnek, daha bireyselleştirilmiş bir eğitim hizmeti sunmaktadır.
İngiltere ve Türkiye’nin eğitim sistemleri amaç ve ilkeler açısından karşılaştırıldığında, İngiltere’nin daha gerçekçi, uygulamaya aktarılabilir ve ihtiyaçlar çerçevesinde amaçları olduğu ancak Türkiye’nin daha çok milli eksende ahlaki değerler kazandırarak, faydalı birer yurttaş ortaya koyma gibi soyut amaçları olduğu görülmektedir. Türk Milli Eğitiminin genel amaçlarında Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen yurttaşlar yetiştirmenin yanı sıra beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş, yapıcı, yaratıcı kişiler yetiştirmek yer almaktadır. Türkiye’de Milli Eğitim Sisteminin amaçlarını uygulama evresinde İngiltere kadar tutarlı olunamadığı görülmektedir. Türkiye’de birçok okulda, ulusal sınavların yapıldığı ortaokul son ve lise son sınıflarında öğrencilerin fiziksel ve ruhsal sağlıkları ikinci plana atılmakta, müfredatta yer alan beden eğitimi, müzik ve görsel sanatlar gibi derslerin yerine matematik ve fen dersleri işlenmektedir. Ayrıca Türk Milli Eğitiminin genel amaçlarında yer alan öğrencilerin meslek sahibi olmalarını sağlamak konusunda da yetersiz kalındığı görülmektedir. Üniversite mezunlarına yeterli iş imkânı sağlanamamaktadır. Günümüzde üniversiteden mezun olmak yeterli olmamakta, üstüne daha akademik eğitimler alınması beklenmektedir. Genel ve özel amaçlara ulaşma konusunda Türkiye’nin geri kaldığı, İngiltere’nin ise yaşam boyu öğrenmeyi teşvik etme, eğitim ve öğretimde çeşitliliği arttırarak esnek iş pazarı oluşturma konusunda amaçlarına uygun bir eğitim sistemini yürüttüğü söylenebilir.

İngiltere ve Türkiye’nin eğitim yönetimleri karşılaştırıldığında İngiltere’de eğitimden sorumlu bakanlık bulunmakta ve yatayına bir örgütlenme söz konusu olmaktadır. Türkiye’de ise Milli Eğitimden sorumlu bakanlık (M.E.B.) bulunmakta ve bütün yetkilerin merkezde toplandığı hiyerarşik bir yapılanma mevcut olmaktadır. Türkiye’de genelde bütün düzenlemeler Milli Eğitim Bakanlığınca merkezden yürütülmektedir. Taşralarda ise Milli Eğitim Müdürlükleri eğitim öğretim işlerini bakanlık adına sürdürmektedir. Merkeziyetçi yapılanma ve tüm kararların merkezden alınıp uygulanması nedeniyle kitle ihtiyaçlarının göz ardı edildiği söylenebilir. Üst makamlardan gelen kararlar uygulanırken öğretmenler, veliler ve öğrenciler yeterince söz sahibi olamamaktadır. Bakanlıktaki bu hiyerarşi, emir zinciri düşünüldüğünde, okullarda sorunların çözülmesinin çok fazla zaman aldığı görülmektedir. Her şey merkeze sorulmakta ve merkezin onayı olmadan hareket edilememektedir. İngiltere eğitim sisteminin yönetim yapısı bu yönden bizden oldukça farklıdır. Yönetimde merkezi, yerel ve okullar olmak üzere üç düzeyde bir şekillenme mevcuttur. İngiltere’de hem belediyeler (LEA) hem de okullar karar almada ve uygulamada Türkiye’den daha yetkinlerdir. Türkiye’de daha merkeziyetçi ve belirli kalıplara hapsedilmiş bir eğitim sistemi yapısı varken, İngiliz eğitim sisteminde yerel yönetim organları ve eğitim kurumlarının söz sahibi olmaları bakımından daha esnek bir yapısı mevcuttur.

İngiltere ve Türkiye’de okul müdürlerinin yetki ve sorumlulukları arasında farklılıklar bulunmaktadır. İngiltere’de okullarda “okul yönetim kurulu” bulunmakta ve bu kurul okuldaki eğitim yönetim faaliyetlerinin önemli bir bölümünü üstlenmektedir. Okul müdürü, bu kurulun üyesi olmak zorunda değildir. Okul müdürünün her dönem rapor sunmak zorunda olduğu bu kurulda yerel yönetimden görevliler, veliler, öğrenciler, sivil toplum kuruluşları temsilcileri yer almaktadır. Okul müdürü mali herhangi bir konuda yetkili değildir. Türkiye’de ise okul müdürleri eğitim, yönetim ve mali her konudan tek sorumlu mercidir. Müdürlerin atanırlarken liyakatin esas alındığı bir atama yapılıp yapılmadığı konusunda soru işaretleri mevcuttur. Yönetici atama sırasında ülkemizin hesap verebilirlik, şeffaflık, liyakat ve adalet başlıklarında yeterli olmadığı görülmektedir. Türkiye’deki okul aile birliklerinin yetki alanlarının genişletilerek yönetimde daha fazla söz sahibi olmalarının sağlanması, okul yönetimine daha çağdaş bir yapı kazandırabilir ve hesap verebilirlik açısından yararlı olabilir.

İngiltere ve Türkiye’nin eğitim finansmanları karşılaştırıldığında da farklılıklar gözükmektedir. İngiltere’de her seviyede eğitime fon, merkezi hükümet tarafından, Eğitim Bakanlığı ( Department for Education and Skills ) DFES aracılığıyla sağlanmaktadır. Bu fonun aktarılmasına yönelik düzenlemeler eğitim aşamasına (erken çocukluk ve okul eğitimi, yükseköğretim ve yetişkin eğitimi ve öğretimi) göre değişiklik göstermektedir. İngiltere’de eğitim, finansmanda öncelikli alanların başında gelmektedir. İngiltere eğitime yaptığı yatırım ile dünya sıralamasında ilk on arasındadır. Türkiye’nin ise en önemli problemlerinden biri eğitim finansmanıdır. Türkiye’de ilk, orta ve yükseköğretim devlet kaynakları aracılığıyla merkezden finanse edilmektedir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD),yayımladığı “Eğitime Bir Bakış 2018” raporuna göre, Türkiye, ilk, orta ve orta üstü eğitim kurumlarında toplamda en az yatırım yapan ülke (%3) olarak gözükmektedir. [6] Son yıllarda, mesleki ve teknik liseler ile imam hatip liselerinin sayısındaki artışa paralel olarak, bu okul türlerine yapılan harcamaların da arttığı ve genel liselere yapılan harcamaların üstüne çıktığı görülmektedir. PISA 2015 sonuçlarına göre, öğrenci başına yapılan eğitim harcaması ile akademik başarı arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. [7] Türkiye’de yatırım yapılan okulların aslında akademik başarısı en az olan okullar olduğu göz önüne alındığında yatırımın doğru yerlere yapıldığı konusunda soru işaretleri bulunmaktadır.

İngiltere ve Türkiye’nin öğretim programları karşılaştırıldığında, İngiltere’de müfredat Eğitim Bakanlığı tarafından belirlense de öğrencilerin beklenti ve ihtiyaçları doğrultusunda müfredatta değişiklikler yapılabilmektedir. Öğretmenler derste kullanacakları kitaplara, materyallere, yöntem ve tekniklere karar vermede özgürdürler. Öğretmenler, öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek herhangi bir müfredatı uygulamakta serbest olmakla birlikte, yerel otoriteler müfredat kontrolü üzerinde önemli bir yetkiye sahiptirler. Derslerin planlanması, müfredatın uygulanışı, öğretimin sunulması aşamalarında okullar ve öğretmenlerin gerekli özerkliği mevcuttur. Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından merkeziyetçi olarak müfredat belirlenmekte, yerel ve taşra birimlerinde bağlam göz ardı edilerek aynı müfredat uygulanmaya çalışılmaktadır. Türk müfredatına bakıldığında içerik yoğun olarak bilgi verme esasına dayalıdır. Her ne kadar öğrenciyi merkeze alan, bilginin yapılandırıldığı, öğretmenin rehber görevini üstlendiği, etkinliklerin ön planda olduğu yapılandırmacı bir felsefi anlayışa geçilmeye çalışılsa da bu hedeflere ulaşılabildiğini söylemek oldukça güçtür. İngiltere’de ise görsellik ve beceriyi ön planda tutan, yaratıcılığı geliştiren bilgi açısından daha hafif bir öğretim içeriği söz konusudur. Öğrencileri araştırma yapmaya, bireysel çalışma yapmaya yönlendiren, ezber yerine anlayıp öğrenmeye ve pratik yapmaya yönlendiren bir eğitim sistemi mevcuttur. Türk öğrencileri ise öğrendikleri bilgiyi ezberlemek ve onu kâğıda dökmek söz konusu olduğunda bunu çok güzel yapabilmekte ancak ellerindeki bilgiyi yaratıcı bir şekilde uygulamaları istendiğinde zorlanmaktadırlar. Günümüz eğitiminde sorunun nedenini ve doğasını anlamak formül ezberlemekten daha önemlidir. PISA sonuçlarına göre, İngiltere’nin 15. sırada bulunduğu 72 ülke arasında Türkiye’nin 50. sırada olduğu düşünüldüğünde Türkiye’de öğretim programlarını geliştiren kurumların bu programları konu bazlı olmaktan çok düşünme süreçleri bazlı olarak ele almaları gerektiği görülmektedir.

İngiltere eğitim sistemi denetim odaklı olarak çalışmaktadır. İngiltere’de okulların denetlenmesi OFSTED (Office for Standart in Education) tarafından yürütülmektedir. OFSTED, okulların teftişini kurum dışından müfettişler ile yaptıran bir hizmet kuruluşudur. Okulların teftişi, eğitim ve öğretimi izlemeyi, kaliteyi arttırmayı, eksikleri belirlemeyi amaçlamaktadır. 4 yılda bir yenilenen, sürece yayılmış, yaptırımları olan bir denetim söz konusudur. Okulların başarı tabloları her yıl yayınlanmaktadır. Okullar öğrenci çekmek için başarılı olmak zorundadırlar. Denetim sonunda başarısız olunursa, başarısız olan kurumun başka kuruma devredilmesi ya da kapatılması gibi yaptırımlar söz konusudur. Türkiye’de Teftiş Kurulu Başkanlığı, her türlü eğitim kurumunu denetleme ve rehberlik etme görevini yürütmektedir. İl ve ilçelerde eğitim müfettişleri bu görevi yerine getirmektedir. Türkiye’de eğitim teftişinin düzenli ya da işlevsel olarak yapıldığı söylenememektedir. Müfettişler, eğitim yönetimi alanında yüksek lisans programlarında yetişmiş adaylar arasından objektif olarak seçilmeli ve yetiştirilmelidir. Teftiş gibi teknik ve etik boyutları olan önemli bir görevi yerine getirecek müfettişlerin de denetledikleri kişilerden daha eğitimli, profesyonel, insan ilişkilerinde uzman ve etik değerler doğrultusunda tam bir yetişmişlik içinde olmaları gerekmektedir. Türkiye’de şube müdürleri ya da uzmanların mülakatla müfettiş olarak atandığı, liyakat esasına dayalı seçimin yapılamadığı düşünülürse İngiltere ile karşılaştırma yapıldığında Türkiye’de de iyi bir denetim sistemi yerleşmesi gerekliliği ortadadır.
Türkiye ve İngiltere’de eğitimde kademelendirme karşılaştırıldığında benzerlikler görülmektedir. Türkiye’de okul öncesi eğitim zorunlu olmamakla beraber okul yapılanması 4+4+4 biçimindedir. İlkokul 4 yıl, ortaöğretim ise; 4 yıl ortaokul ve 4  yıl lise olmak üzere 8 yıldır. Zorunlu eğitim 12 yıldır. İngiltere’de zorunlu eğitim dört ana aşamaya ayrılmıştır; birinci aşama 5-7 yaş, ikinci aşama 7-11 yaş aralığında olup ilköğretimi oluşturmaktadır. Üçüncü aşama 11-14 yaş, dördüncü aşama ise 14-16 yaş aralığında olup ortaöğretimi oluşturmaktadır. Okul Öncesi Eğitim’in maliyeti Türkiye’de oldukça pahalı iken İngiltere’de 3-4 yaş okul öncesi eğitim kurumları ücretsizdir. İngiltere’de ortaöğretim kademesine bakıldığında, müfredatta (3. ve 4. Aşamalar) ders içerikleri daha az detaylandırılmıştır. Aktiviteler için öğrencilere daha çok fırsat tanınmaktadır. Düşünme becerileri üstüne daha çok vurgu yapılmaktadır. Son sınıflara yaklaştıkça daha çok disiplinler arası dersler ortaya çıkmaktadır. Temel dersler azalıp seçmeli dersler artmaktadır. Böylece öğrencinin kendini daha iyi tanıyıp, ilgi alanlarını daha iyi keşfetmesi sağlanmaktadır. Öğrenci ilgi alanına göre dersler seçip meslek seçiminde daha kararlı bir yol alabilmektedir. Türkiye’de orta son (8. Sınıf) ve lise son(12. Sınıf) sınıflarında sınava yönelik bir çalışma söz konusu olduğundan müzik, resim, görsel sanatlar, beden eğitimi derslerin yerine matematik, fen bilgisi gibi sınava odaklı dersler yapılmaktadır. Çok daha yoğun bir çalışma söz konusudur. Bu da Türk müfredatının sınav odaklı olduğunu göstermektedir.

Türkiye ve İngiltere’de yükseköğretim kıyaslandığında, İngiltere’de üniversitelerin özerk olduğu ilk farklılık olarak görülmektedir. Türkiye’deki gibi Yüksek Öğretim Kurumu’na benzer bir yapı bulunmamaktadır. Oxford ve Cambridge gibi iki önemli okula sahip olan İngiltere’de üniversiteler dünyaca ünlüdür ve pek çok bilimsel alanda söz sahibidir. İngiltere’de üniversitelerde 180 civarı farklı ülkeden yüzbinlerce öğrenci eğitim aldığından çok kültürlü bir atmosfer mevcuttur. İngiliz üniversiteleri öğrencileri bağımsız düşünme ve karar verme alanında da eğitmekte, araştırma yapma imkânı sağlamaktadırlar. Türkiye’de Üniversite’ye giriş merkezi bir sınav ile yapılırken, İngiltere’de merkezi bir sınav yoktur. Her üniversite kendi özel koşullarına kendisi karar verir. İngiltere’de öğrencilerin ortaöğretim başarıları üniversiteye yerleşmede önemli rol oynamaktadır. Öğrenciler lisede kendi kişisel yeteneklerine, niteliklerine ve ilgi alanlarına göre dersler seçiyorlar ve bu derslerdeki başarılarına göre üniversiteye yerleştiriliyorlar. İleri düzey – Advanced Level ( A Level) veya eşdeğeri lise bitirme sınavlarında en az iki dersten başarılı olmak gerekiyor. Öğrenciler A,B,C,D ve E şeklinde aldıkları A-Level notları ile Üniversite ve Kolej yerleştirme servisine (UCAS) en fazla 5 üniversite için başvuruda bulunuyorlar. Üniversiteler başka sınav da isteyebiliyorlar. Üniversiteye kabul aşamasındaki farklılıklar da göz ardı edilmeyecek kadar çoktur.
Türkiye ve İngiltere’nin sınav sistemleri arasında da farklılıklar bulunmaktadır. İngiltere’de her eğitim kademesinin sonunda yapılan ulusal sınavların temel nedeni öğrencileri başarı sırasına sokmak olmayıp, okulların başarılarını değerlendirmektir. İngiltere’de sınav soruları alan uzmanları tarafından belirlenir, çeşitli deneme versiyonları oluşturularak çeşitli istatistiksel analiz yöntemleri ile analiz edilerek yeterli sayıda öğrenci üstünde denenmektedir.  Türkiye’de sınavlar uygulanmadan önce herhangi bir pilot uygulama yapılmadığından ulusal sınavlarda hatalar çıkabilmektedir Türkiye’de sınavlarda fırsat ve imkân eşitsizlikleri de İngiltere’ye kıyasla oldukça fazladır. Türkiye’de PISA ve TIMSS sonuçları incelendiğinde, bölgesel farklılıklar ve okul türü bazında görülen farklılıklar dikkat çekmektedir. Türkiye’de öğrencilerin başarılarını etkileyen temel faktörler, okullar arasındaki sosyo-ekonomik dengesizliklerden de kaynaklanmaktadır. Okulların sosyo-ekonomik durumunun öğrenci başarısını %26 oranında açıkladığı görülmektedir. Türkiye OECD raporuna göre, devlet okulları ile özel okullar arasındaki farkın en derin olduğu ülkeler arasında başı çekmektedir.

Türkiye ve İngiltere’nin öğretmen yetiştirme programları arasındaki farklılıklar da oldukça fazladır. İngiltere’de öğretmen adayları üniversiteye alınırken, mesleğe ilgilerine, dilbilgisini doğru biçimde kullanmalarına, doğru konuşma ve doğru yazmalarına, insan ilişkilerine, iletişim becerilerine bakılarak ve yetenek sınavları ile becerileri belirlenerek alınırlar. İngiltere’de öğretmen yetiştirme programları genellikle uygulamaya dayalı olmaktadır. Mezuniyet sonrası profesyonel gelişim, İngiltere’de oldukça kapsamlı ve yoğun bir süreçtir. İngiltere’de öğretmenler mezun olduktan sonra doğrudan sınıfla yüz yüze gelmemektedirler. Nitelikli öğretmen statüsünde olunsa bile ders gözlemi yapmaya devam etmektedirler. Ne kadar çok sertifikaları olursa olsun 3 dönem başöğretmen eşliğinde derslere girmek, deneyim kazanmak zorundadırlar. Bu 3 dönemin sonunda değerlendirilip, başöğretmen referans oluyorsa, okul idaresi ve yerel otoriteler bunu onaylarsa ancak o zaman öğretmenlik yapabilmektedirler. Türkiye’de öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının başında Eğitim Fakülteleri gelmektedir. Öğretmenler, sınav sonucuna göre Bakanlıkça tayin olurlar ve kadroludurlar. Bakanlık ihtiyaç duyulduğunda, pedagojik formasyon almış olmak koşuluyla, mezunlarını da öğretmen olarak atamaktadır. Türkiye’de stajyer öğretmenlik İngiltere’deki gibi işlevsel değildir.  Öğretmen eğitimi uygulama odaklı ve ciddiye alınarak işleyecek bir süreçken Türkiye’de yeterince ciddi bir süreçte işlenmemektedir. Ülkemizde öğretmen yetiştirme programları oluşturulurken, İngiltere’de olduğu gibi uygulama alanları yaratılmalı, eğitim ile ilgili uygulamalı projelerde çalışmaları sağlanmalı, eğitim alanında yapılmış bilimsel çalışmaları takip etme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Öğretmen adaylarına her yıl okullarda staj imkânı sağlanmalı, fakülteler okullar ile işbirliği içerisinde hareket etmelidir. Yine İngiltere’de olduğu gibi öğretmenlerin kişisel özellikleri ve mesleğe ilgileri üniversiteye kabulde dikkate alınmalıdır.

Sonuç olarak, İngiltere’de öğrencilerin, ilgileri, istekleri ve başarıları çeşitli değerlendirmeler ile ortaya çıkarılarak bu özelliklerine göre eğitim ve öğretim hayatlarına devam etmeleri sağlanmaktadır. Türkiye’de her öğrencinin bireysel özelliklerine göre eğitim alması konusuna dikkat edilmediği görülmektedir. Türkiye’nin İngiltere Eğitim sisteminden çağdaş bilim ve teknolojinin gelişmesine katkılarından dolayı yararlanmasının doğru olacağı söylenebilir.


                                                                                                               AYLİN KOBAL



Kaynakça


[1]
E. Commission, «Eurydice,İngiltere Genel Bakış,» European Commission, 2017.
[2]
A. Türkoğlu ve A. Yakar, Karşılaştırmalı Eğitim, Ankara: Anı Yayıncılık, 2015.
[3]
A. Küçükoğlu ve E. Kızıltaş, «Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Rusya ve Türkiye Okul Öncesi Öğretmen Yetiştirme Programlarının Karşılaştırılması,» İlköğretim Online, pp. 660-670, 3 11 2012.
[4]
A. Erginer, AVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM SİSTEMLERİ, Ankara: Pegem A Yayıncılık, 2006.
[5]
A. Saylık ve G. Saylık, «İNGİLTERE EĞİTİM SİSTEMİ ÜZERİNE BİR İNCELEME: AMAÇ, YAPI VE SÜREÇ BAKIMINDAN TÜRKİYE EĞİTİM SİSTEMİYLE KARŞILAŞTIRILMASI,» Route Educational and Social Science Journal , cilt 2, no. 2, pp. 652-671, 2015.
[6]
E. K. v. İ. Örgütü, «Eğitime Bir Bakış,» OECD, 2018.
[7]
PISA, «PISA Raporu,» 2015.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Medya Mı Yöntem Mi Clark&Cozma Tartışması

Eğitsel Video