MEB 2023 Eğitim Vizyonu Raporunun Analizi






MEB 2023 EĞİTİM VİZYONU RAPORUNUN ANALİZİ
KOBAL, Aylin

Kasım 2018


MEB 2023 EĞİTİM VİZYONU BELGESİNİN ANALİZİ

Milli Eğitim Bakanlığı, 23 Ekim 2018 tarihi itibarıyla, “2023 Eğitim Vizyon” Belgesini yayınlamıştır.
Eğitimde yeni yol haritası olacak bu rapor oldukça kapsamlı bir çalışmadır. Öğrenciyi odağa alan, onun esenliğini ve iyi halini öne çıkaran, sadece akademik başarısının değil, bütüncül gelişiminin düşünüldüğü bir rapordur.

Aslında her yeni gelen Milli Eğitim Bakanı sistemde değişikliklerde bulunmuş ancak daha önce bu formda bir vizyon belgesi sunmamıştır. Belgenin gerek velilerin, gerek öğrencilerin gerekse öğretmenlerin erişe bilirliğinde olması eğitim paydaşlarının reformdan korkmasının önüne geçecektir. Prof. Dr. Selçuk Şirin hocanın 2023 eğitim vizyonu raporunun yayınlandığı gün verdiği röportajda : “Her sabah erken kalkanın eğitim reformu yaptığı sistemlerden geçtik.” (VOA, 2018) demiştir. Bu sebeple ani değişiklere karşı kaygılanmaktayız. Ancak bu raporda her adım tarihlendiğinden, öğrenci, öğretmen ve velilerin önümüzdeki 4 yıl boyunca neler yaşanacağı konusunda bilgi sahibi olmaları kaygıyı zamanla azaltacaktır.


Belgede zaman planlamasının 4 seneye odaklanılmış ve aşamalara bölünmüş olduğunu görmekteyiz.1.aşamada taslaklar oluşturulup küçük pilot uygulamaların yapılacağı,2.aşamada orta ölçekli pilot uygulamaların olacağı ve son aşamada ise eksikliklerin giderilip uygun düzeltmelerin yapılarak, ülke genelinde uygulamaya gidileceğinden bahsedilmektedir.


Açıklanan yeni eğitim vizyonu belgesindeki hedef ve projeler incelendiğinde, ilk dikkat çeken nokta genel çerçeve olarak “veriye dayalı karar verme mekanizmasına” yapılan vurgudur. Bakanlığın tüm kararlarının veriye dayalı hale gelmesi, ölçülebilen bir şeyin iyileştirilebileceğine dair umut vermektedir. Bu genel prensip korunabilirse eğitim konusundaki sorunları çözme kapasitemizin artması mümkün gözükmektedir.

İkinci önemli nokta olarak “Öğretmenlik Meslek Kanunu” üstüne çalışmaların başlayacak olmasıdır. Öğretmenlerin tüm özlük hakları ile birlikte, mesleki gelişimlerini de içine alan bir yasal düzenlemenin yapılacak olmasının heyecan yaratan bir gelişmedir. Mesleğin statüsü adına olumlu bir katkı sağlaması mümkündür.

Dikkat çeken bir diğer nokta, pedagojik formasyonun üniversitelerden alınıp artık MEB tarafından verilecek olmasıdır. Formasyon eğitiminin Türkiye’de niteliğinin arttırılması gerektiği, düzenlenmesi gereken bir sistem olduğu eğitim mecralarında hep konuşulan bir konu olmuştur. Formasyon eğitimi milli eğitim bakanlığına verildiği takdirde nasıl bir nitelik kazandırılacak, yapılacak sınavlardaki objektiflik nasıl sağlanacak gibi konularda henüz soru işaretleri olsa da süreç içinde netleşecektir.

Aslında mesleki gelişim programlarının sistemli bir şekilde düzenlenmesi, bu programların uzun vadeli ve bir bütün olarak kurgulanması iyi olacaktır. Öğretmenler, mesleğe başladıkları ilk günden emekli oldukları güne kadar daha sistemli ve profesyonel bir destek almaları faydalı olacaktır. Öğretmen niteliğinin güçlenmesi adına öğretmenleri bir yerde toplayıp birkaç saat eğitim vermek artık yeterli olmamaya başlamıştır. Öğretmenlerin ihtiyacı olduğu yerde, ihtiyaçları olduğu zamanda destek alabileceği bir sisteme ihtiyaçları vardır. Henüz nasıl bir yapının kurgulandığı bilinmemesine rağmen dert edinilmiş olması bile umut verici bir adımdır. Eksiklikler doğrultusunda, yüz yüze ya da teknoloji aracılığıyla farklı mesleki gelişim programların hazırlanabilir.
Raporda ilgi çeken ve nasıl çalışmalar yapılacağı merak konusu olan bir diğer nokta ise okullar arasındaki farklılıkların azaltılması hedefidir. Belgede okullar arasındaki eğitim farklılıklarının azaltılması ile birlikte merkezi sınavlara verilen önemin de azalacağı vurgulanmıştır. Sonuçta bu merkezi sınavların bu kadar önemli olması, öğrencilerin hangi okula gireceklerini belirlemesinden kaynaklanmaktadır. Veli, çocuğunu en iyi nitelikteki, en çok tercih edilen okullara göndermek istediğinden öğrencilerin üstündeki sınav baskısının çok fazla olmaktadır. Okulların eğitim açısından nitelik farkı azaltıldığı takdirde, sınava duyulan ihtiyaçta zamanla azalacaktır.

Raporda alan seçiminin 11.sınıftan 9.sınıfa geçeceği ve ders sayılarında zamanla bir azalma olacağından bahsedilmiştir. Seçmeli derslerin öğrencilerin ilgi, yetenek ve mizaçlarına göre belirleneceği vurgulanmıştır. Bu seçmeli dersler için her okula tasarım ve beceri atölyeleri konulacağından bahsedilmiştir. Ayrıca her eğitim bölgesinde spor kulüpleri açılacağı ve bunların MEB bünyesinde olup, öğrencilerin yaşama daha aktif katılımlarını sağlayacağı dile getirilmiştir. Her öğrencinin farlılığını öne alan böyle bir sistem geldikçe öğrencilerin okulu yük olarak görme eğilimleri azalacaktır.

Raporda müfredattaki ders çeşitliliğinin ve sayısının azaltılıp daha esnek ve modüler bir müfredat tercih edileceği vurgulanmıştır. Dünyadaki eğitim programlarının yönelime baktığımızda bütünleşik bir eğitime doğru gidildiğini görmekteyiz. Türkiye’deki eğitimde disiplinleri keskin çizgilerle birbirinden ayırıp sonra öğrencilerden bunları bütünleştirerek tasarım yapmalarını, proje geliştirmelerini beklemekteyiz. Dersler arasında kademeler ilerledikçe, ilkokul, ortaokul ve liseye doğru disiplinler arasındaki sınırlar daha da net çizilmektedir. Okullarda bu şekilde eğitim verip sonra öğrencilerin bu derslerin kazanımlarını birleştirerek projelerini yapmalarını beklemek doğru bir hareket olmamaktadır. Ders çeşitliliğinin azaltıp daha derinlemesine bir öğretimine gidilmesinin hedeflenmesi beraberinde dersleri bütünleştirmek ya da gruplandırmak gibi bir plan yapılmasını mümkün kılmaktadır.
Bu tip uygulamalar yakın zamanda devreye girecekse öğretmen eğitiminde de yeni bir değişim gerçekleşmesi kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla sınıf öğretmenliği, ortaokul ve lise öğretmenlikleri de bu değişen yapıya göre formüle edilecektir.

Sonuç olarak, bu belge Türkiye’nin eğitim geleceği için önemli bir adımdır.  Siyasi irade, veli ve öğretmenin bu dönüşümüm yanında olmasının faydalı olacaktır. Bu bağlamda da toplumun her kesimin bu belgeyi hayata geçirmek için destekleyici olması ve buradaki hedeflerin takipçisi olması gerekir. Bu eylem planının hep beraber ucundan tutulduğunda iyi bir sonuç vermesi mümkün gözükmektedir.

Kaynakça: http://2023vizyonu.meb.gov.tr/





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Medya Mı Yöntem Mi Clark&Cozma Tartışması

İngiltere Eğitim Sistemi Ve Türk Eğitim Sistemi İle Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi

Eğitsel Video